Henry Fielding ve Roman Sanatı

Mustafa Zeki Çıraklı

fielding-on-kapak

Fielding’i, İngiliz Romanı’nın Cervantes’i sayanlar vardır. Bunda onun en az Cervantes kadar zeka ve ironisinin yanı sıra bilinçli bir yazar olarak sanatı üzerine düşünüyor olmasının da etkisi büyüktür. Fielding de Cervantes gibi biçimsel olarak konvansiyonel beklentilere hitap etmediğinin, çünkü “roman” denen yeni bir türde yazdığının farkındadır. Bir yandan oluşagelmiş beklentilere cevap verirken, bir yandan da kalıpları kırmanın zorluğuyla mizaha sarılan Fielding, yazdığı mukaddimelerde aynı zamanda bu yeni türün poetikasına da harç taşımaktadır.

Sık sık klasik döneme ve mitolojiye, kendinden önceki konvansiyon ve kabullere atıf yapan yazarımız, yeni türde bir yapıt ortaya koyarken bunun cehaletinden değil, yaptığı bilinçli bir seçimden kaynaklandığını gösterir. Yazar, yapıtında bir topluluğa değil, tek bir okur’a seslenmektedir. Çünkü roman okurluğu, öncelikle tekil ve özel bir deneyim kazandırır. Bilinçli yazar, romanın oluşumuna okur’u sürekli dahil ederek “ne anlatıldığına” olduğu kadar “nasıl anlatıldığına” da dikkat çekmekte ve öykünün gidişatına kendini kaptırmış olan okuru, her bölüm başında deyim yerindeyse tezgahın arkasına çekerek çimdiklemektedir.